Gerçek Girişimci Kimdir?
İhracat yapmaya karar vermiş kişilere ya da halihazırda yapmak isteyenlere yol göstermesi açısından, girişimcinin kişisel özellikleri üzerinde durmak istiyorum. Bir işte başarılı olmak istiyorsanız, o işin sorumluluğunu layıkıyla almanız gerekmektedir. Bunun için de olmazsa olmaz bazı özelliklere sahip olmalısınız.
Peki nedir girişimci olmanın olmazsa olmaz koşulları?
Ben iş hayatımda, şunu farkettim. Elemanlar gider, firmalar kalır. Çünkü firmalar sahiplerinin gölgesinde, onlar ayakta olduğu sürece ayakta kalmaktadır. Firma bir elemana asla bağlı değildir. O sadece bir kişiye bağlıdır. O kişi firmanın sahibidir. Dolayısıyla patron olmak elemanların gözünde işe geç gelmek, canı istediğinde canının istediğini işten çıkarmak gibi basit bir olgudan ibaretken, esasında çok büyük bir sorumluluk ister.
Hem profesyonel geçmişi olan hem de şuan kendi firmasına sahip biriyim. Bu yüzden her iki durumun sorumluluk düzeylerini, zorluklarını, farklılıklarını, avantajlarını ve dezavantajlarını çok iyi irdeleyebiliyorum.
Üniversite hayatım boyunca, hep çalışmaya staj yapmaya özen gösterdim. Bu kişinin iş hayatına adaptasyonu için çok önemli bir süreçtir. Bana eğitimlerim de sorulan sorular genelde aynıdır. Nasıl kendi işimizi kurabiliriz? Nasıl ihracat yapabiliriz? Ben de hep aynı cevabı veriyorum. İsterseniz OLUR…!
Kobi ve firma sahipleriyle olan diyaloglarımda gördüğüm temel gerçek, kişilerin girişimci olma nedenlerinin başında elbetteki karlılık geliyor. Ancak hepsinin ortak özelliği, girişimci ruhuna sahip olmalarıdır. Girişimci ruhuna sahip olmayan kişiler, ne ihracat yapabilir ne de ticaret yapabilir. Türkiye ekonomisinin büyük çoğunluğunu Kobiler oluşturuyor. Kobi sahiplerine baktığımız zaman, bu kişiler genelde düşük eğitim seviyesine sahipler. Bence bu çok olumlu bir özellik. Yanlış anlamayın ben girişimci olmanız için eğitim almayın demiyorum. Ancak bizim eğitim sistemimizdeki yanlışlardan ötürü bir kişi (ben dahil) üniversiteyi bitirdikten sonra her zaman sebep- sonuç ilişkilerini gözönünde bulundurarak hareket ediyor. Bu da o kişinin cesaretini, hareket hızını ve kabiliyetini yavaşlatıyor. Çünkü okullarımızda ezberci öğretim sistemi var. Bu açıdan kişiler her zaman hazır haplar alarak sorunları çözmeye çalışıyor. Kişiler kendi sorunlarına özel, çözümler üretemiyor. Piyasada düzenlenen eğitimlere bakarsanız da aynı şeyi görebilirsiniz. Satış Pazarlama Teknikleri adı altında farklı kurum ve kişiler sürekli eğitim düzenliyorlar. Bu kişilerin doktoraları var çoğu profesör kişiler ancak bu teknikleri kullanarak ne sattıklarına baktığınızda yanıt kocaman bir hiç oluyor. Bu diğer popüler konu olan dış ticaret için de geçerli.
Üniversiteye giderken Kadıköy’den Eminönü’ne vapurla geçerdim ve her sabah akşam vapurda satışcılar olurdu. Ben bu kişilerden çok şey öğrendim. Buradan Saygıdeğer hocam İsmet Mucuk’u anmadan da geçemeyeceğim. Kendisi üniversitede bana pazarlamanın meşhur 4P’sini öğretti. Tekrar kendisine çok teşekkür ederim ama vapurda her sabah- akşam karşılaştığım Burhan Pazarlamadan da çok şey öğrendim. Eminönü’ne yaklaşırken herkesin Burhan Pazarlamadan etkilenip, satın aldıklarını görürdüm. Ben de defalarca hiç ihtiyacım olmayan şeyleri kendisinden aldım.
Dolayısıyla, bir işi pratik olarak yapmak ve onu teoride bilmek çok farklı. Bu yüzden piyasaya baktığınız zaman, master, doktora diplomaları olan kişiler, ilkokul veya en fazla lise mezunu patronlarının her dediklerini yapmak zorunda kalıyorlar. Bunların ters örnekleri yok mu elbette var. Burada anlatmak istediğim şey; girişimci olmak istiyorsanız her zaman cesur olmalısınız ve kriz ortamında bile alternatif çözüm yöntemleri yaratabilmelisiniz. Her zaman hallederim. Üstesinden gelebilirim diyenler gerçek girişimcilerdir. Bu işin okulla üniversiteyle alakası yoktur.
Gerçek bir girişimci, lider yaratır. Yoktan var eder. Dubai’yi düşünelim. İlk kez Dubai’ye gittiğimde çok etkilenmiştim. Uçaktan baktığımda, geniş bir çölün ortasında gerçekten modern bir şehir vardı. Evet çölün ortasında, alışveriş merkezleri, uzaydan Palmiye şeklinde görülen bir ada, evler, yaşayan insanlar…200 yıl önce söyleselerdi gerçekten imkansız denilecek bir durum. Ancak bir kişi düşledi, istedi, inandı ve Dubai’yi yarattı. Bu her zaman her yerde böyledir. Dünya’da birçok farklı ülkede bunun örneklerini görebilirsiniz. Burada temel gereklilik, kişinin o işe inanması, kendine güvenmesi ve yapabileceğinden emin olmasıdır. Gerçek girişimci, hesaplamaz sadece yapar. Çünkü bilir ki ihtiyacı olan her şey ona kendiliğinden gelecektir. M. Kemal Atatürk, yaverine orduları hazırlayın dediğinde, yaveri ancak şu an bizim ordumuz yok ki diye cevap vermiş. Atatürk’de yaratın o zaman demiş. Gerçek bir lider, girişimci için hayır, imkansız, asla gibi kelimeler yoktur. O sadece yapın der.
Ben de profesyonel olarak çalıştığım dönemlerde, patronum gelip benden bir iş isterdi. Olmayacak bir iş olmasına rağmen yap der ve giderdi. O zaman tabii ki çok sinirlenirdim ama şimdi onu çok iyi anlıyorum.
Yazımın sonuna gelirken söylemek istediğim şey şu, ihracat yapmaya karar verin, isteyin, kendinize inanın ve bu yoldan asla ve asla vazgeçmeyin. O zaman hiçbir pazarlama satış ya da dış ticaret tekniklerini uygulamanıza gerek kalmayacak. Kendinize olan inancınız sayesinde, eksik olan tüm halkalar kendiliğinden sizi bulacaktır. Hani insanların şans dediği o eksik halka… Ancak burada yanlış anlaşılmaması gereken çok önemli bir husus var. Bir işi başarmak için gerekliliklerini de yerine getirmelisiniz. Örneğin, ihracat için örnek vermek gerekirse.:
Departmanınız için doğru insanları seçmelisiniz.
Stratejilerinizi, hedeflerinizi ve beklentilerinizi net bir şekilde tespit etmelisiniz.
Dış ticaretin püf noktalarını bilmelisiniz ancak en başta KENDİNİZE GÜVENİP, İNANMALISINIZ.
Tüm yukarıdakilere sahip olup, inanca sahip değilseniz ihracat yapamazsınız.
Herkese, bol kazançlı, sağlıklı, mutlu, huzurlu bir iş hayatı diliyorum.
Elif ÜNAL PEKÇETİN
- Yazımızı bağlantı göstererek (link vererek) kendi sitenizde yayınlayabilirsiniz.
Turkish