Bencillik anlayışının hükümdarlığı bitti ancak maalesef Dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğu bunun farkında olmadığı için şu an Dünyamız’da bu kadar kaos ve gerginlik var. Ben bu satırları yazıyorum diye oldum, bittim diye düşünmeyin tabii ki. Çünkü ben de biraz önce fark ettim ki (aslında daha çok derinden idrak ettim ki) Bu Dünya ben olduğum için var. Bu cümleyi,
- Ben varım her şey benim etrafımda dönüyor şeklinde bencilce de yorumlayabiliriz.
- Benim Dünyam benim korkularım, endişelerim, sevdiğim şeyler tarafından oluşuyor. Bana yansıyor şeklinde de daha BEN odaklı ama bencil olmadan da düşünebiliriz.
Dünya ile sürekli etkileşim halindeyiz. Bilinç altımızın yansımalarına göre Dünya’yı algılıyor, tepki veriyor, önlem alıyoruz. Bunu tamamen otomatik ve çoğunlukla farkına varmadan yapıyoruz. Dış dünyada tepkilerimize ve beklentilerimize göre bize cevap veriyor. Peki ya diğerlerinin tepkileri ve beklentileri? Hani bizim beklemediğimiz tepkileri veren durumlar? Bilinç altı ile bilinç üstü çok farklı hareket ediyor. Biz kendimizin ve kolektif bilincin farkına vardığımızda Dünya’mızı daha başarılı bir şekilde yönetebileceğiz.
Sadece kendimizi iyileştirmek maalesef yeterli değil, bu dünyada yansımalarım olan diğerlerini de iyileştirmeden bütünsel bir iyileştirmeden bahsetmek mümkün değil. Hepimiz birbirimizin hayatlarına farklı şekillerde dokunuyoruz. Buradaki önemli soru korku, endişe gibi negatif duygu ve durumların bulaştırıcılığıyla mı, yoksa, umut, sağlık, huzur gibi pozitif duyguların bulaştırıcılığıyla mı dokunuyoruz? Cevap ise çok basit, bilinç altımızda hangi duygular hükümdar ise o duygularla dokunuyoruz ve o duyguların kısır döngü sarmalına biz de diğerleri ile giriyoruz. Sonra gelsin bahaneler, dedikodular, suçlamalar ve kurban bilinci…
Ne yapmamız lazım?
İşte, okulda, özel hayatımızda hayatımızın tamamını oluşturan her saniyede kendimizin farkında olmak, kolektif bilincin farkında olmak. Örnekle açıklamak istiyorum.
Şirketinizi büyütmek istiyorsunuz ancak tam olarak istediğiniz verimi tam anlamıyla alamıyorsunuz. Etrafınıza (kolektif bilince) bakıyorsunuz. Bir tarafta, umutsuzluk, krizler, değişimin getirdiği kaos, diğer tarafta ise, farkındalık, değişime güven, bolluk bilinci… Siz hangi taraftasınız ve ne tarafı büyütmek istersiniz? Negatif duygu, durum düşünce sarmalına girerek o tarafı büyütmek mi yoksa pozitif duygu ve düşünceleri görüp, deneyimlemek üzere, değişimi kabul ederek kucak açmak mı?
Seçim tamamen sizin. Burada önemli nokta, istikrar… Duygu ve düşüncelerinizde istikrar olmalı ve şirketinizi büyütmek için farklı yöntemleri denemeye hevesli olmalısınız. Her gün uyandığınızda, şirketinizi getirmek istediğiniz noktayı hayal edin. Gün içerisinde kolektif bilincin esiri olmayın. Bırakın herkes kendi gerçekliğini yaşasın. Siz vizyonunuzla diğerlerini yani kolektif bilinci değiştirin. Tohum ekin, şaşırtın. Sonra o ektiklerinizin yani diğerlerine ektiklerinizin size geri döndüğünü göreceksiniz. Bunu her saniye yaptığınızda da hayatınız değişecek.
Diğerleri ile bir olduğumuzun bilincinde olduğumuz bir Dünya niyetiyle,
Elif Pekçetin
Thanks for the good article, I hope you continue to work as well.